Arapca Haber

Üniversitelerde Arapça Eğitimi Ne Durumda ?

Herkes Arapça destek almak için kurs arayışına giriyordu ya da okulu bırakıyordu, ikinci sınıfa geçen öğrenci sayısı bir anda 20- 25 kişi civarına düşüyordu, mezun sayısı daha da azalıyordu. Ailelerini hayal kırıklığına uğratıyorlar, devletin kısıtlı eğitim kaynağının bir yıl boşa harcanmasına sebep oluyorlardı. Daha sonra seviye tespit sınavı yapılıp, sınavı geçemeyenler için bölüme hazırlık sınıfı açılarak bu durumun düzeltilmesi yoluna gidildi.

Erasmus programıyla Polonyalı bir öğrenci bizim bölüme gelmişti ve harika bir şekilde Arapça konuşuyordu. Sebebini sonra çözdüm. İnternette yaptığım bir araştırmada Polonya’da bir üniversitede, Arapça öğretilirken gramerin 4 katı pratik ders verildiğini gördüm. Ayrıca yanında bir Arapça lehçesi de ( Mısır lehçesi) öğretiliyordu. Bizde ise öğrenciye tamamen gramer veriliyor, konuşma becerisinin kendi kendine oluşacağı varsayılıyor.

Açıköğretim ilahiyatta öğrencilerin en zor geçtiği dersin Arapça oluşu da bir yerlerde hata yaptığımızı gösteriyor.  Gramer ağırlıklı bir sistem olduğu için öğrenciye çok ağır geliyor.

Üniversiteye sınavla girmiş belli bir eğitim seviyesi olan öğrencilerde durum bu iken, eğitim seviyesi ilkokul ile üniversite mezunu arasında değişen karma bir kitleye sahip ücretsiz Arapça kurslarında durum daha da zorlaşıyor.

Materyal hazırlarken kullandığım metot:

Sene başında öğrencilerime okuttuğum kitabın ses cd’lerini tanıtırken, her kurs merkezinde öğrenciler: (İçinde Türkçesi de var mı?) diye soruyordu. Kitabın harekesiz oluşundan şikayet ediyorlardı. Muhatap olduğum bu sorular sonucunda, hazırladığım her materyali, Arapçayı sıfırdan  öğrenen birinin kullanacağını  varsayarak hazırlıyorum.

Arapça metinlerin tamamını harekeliyorum. Metnin okunuşunu ve Türkçesini veriyorum. Metnin altında tüm Arapça kelimeleri tek tek yazıyorum, yanına mutlaka, Arapça alfabeyi okuyamayanlar için kelimelerin okunuşunu koyuyorum. Ve çevirisini ekliyorum. Hatta eğer fiil muzari ise mazisini de fazladan ilave ediyorum.

Hazırladığım materyallerden faydalanan ve bana mail yoluyla ulaşanlardan birinin  “Karman çorman şeylerin ne olduğunu bilmiyorduk teşekkürler”  şeklindeki ifadesi de, öğrencilerin bu metottan faydalandıklarını gösteriyor.

Arapçayı nasıl öğretiyorum?

Kendi öğrencilerime sınıfta Arapça öğretirken şu metodu izliyorum.

Takip etmek zorunda olduğumuz kitabın Türkçe çevirisinin ve okunuşlarının olduğu bir fotokopi hazırladım. Arapça alfabeyi hiç okuyamayanlar, bu fotokopiden alıp kendilerine çoğalttırıyorlar. Böylece derse evde hazırlanıp gelebiliyorlar.

Sınıfta metni okumadan önce, metnin konusunu anlatıyorum. Hazırladığım materyallerde de bunu uygulayıp cümle cümle çeviriye geçmeden metnin tamamımın Türkçesini en başa yazıyorum. Çünkü tümden gelim metodu uygulanmayınca, kopuk kopuk cümleleri bir bütün halinde akılda toparlamak zor oluyor.

Metnin konusu anlaşılınca, metni kendim okuyorum veya ses cd sini dinletiyorum. Herkese ikili diyaloglar şeklinde okutuyorum. Yabancı kelimeleri tahtaya yazıp açıklanması gereken gramer varsa birkaç cümle ile onu gösteriyorum. Yapılan araştırmalara göre okuduklarımızın %20’si,duyduklarımızın%30 ‘u, gördüklerimizin %40 ‘ı, söylediklerimizin %50 si, yaptıklarımızın %60’ı aklımızda kalırmış. Bu yüzden metinde geçen önemli kalıpları tek tek her öğrenciye yaptırıyorum. Herkes kalıbı,  farklı kelimeler kullanarak yeniden kullanıyor. Mesela :

“Birine bir şey vermek” kalıbını öğrettiysem, öğrenciler sırayla cümle kuruyorlar.

“Ben kalemi Ayşe’ye verdim. Fatma topu annesine verdi. Topu ona vermedim. Topu ona verdin mi?”  gibi,

sınıftaki öğrenci sayısı kadar, yani kalıbı en az 10- 15 farklı cümle ile duyuyorlar. Böylece dili kendileri kullanarak öğreniyorlar. Sonra kitabın alıştırmalarını yaptırıyorum. 

Bir dil öğrenim seti nasıl olmalı?

Dersin son 20 dakikasında yurtdışında hazırlanmış bir dil öğrenim setine ( Tareq : Tarık) ait cd’nin önce metnini öğrencilere okutup çevirtiyorum,  sonra sadece sesini dinletiyorum, öğrenciler kitaptan takip ediyorlar. Daha sonra aynı metnin animasyonunu projeksiyondan izletiyorum. Bu animasyon sıradan bir çizgi film olmadığı için, ilk dersinde sadece isim cümleleri var hiç fiil yok. Dersler basitten zora doğru ilerliyor. İçinde karmaşık dil yapıları bulunmuyor. 3 dakikalık animasyon bittikten sonra cd’de önemli cümleler tane tane tekrar edildiği için öğrenciler daha iyi anlıyor. Öğrencilere kelimelerini hiç bilmedikleri bir çizgi film seyrettirmektense, metnini okuyup tercüme ettikleri, dil öğrenim metotlarına uyularak hazırlanmış ve anlayarak seyrettikleri bir animasyon çok daha faydalı oluyor.

Oysa Türkiye’de hazırlanmış bir dil setine baktığımızda, tanışma konusunu ele alan daha birinci derste muzari fiilin mansub şeklinin kullanıldığını görüyoruz. Daha muzari fiilin merfu şekli öğrenilmemişken, muzari fiilin değişikliğe uğramış şekli veriliyor. Yani en az 3 aylık Arapça bilgisine sahip olan 1. Kur seviyesindeki bir öğrenciye seyrettirilebilecek ders, alfabeyi öğrendikten sonra karşınıza çıkartılıyor.

. Bu setin videolarına  http://arapca.fasiharapca.com/showthread.php?t=220&p=291

Niçin Arapça öğrenmek istiyoruz?

Ben her yıl, kursa yeni başlayan kursiyerlere Arapça öğrenmek istemelerinin sebebini soruyorum. Yüzde doksanı “Kur’an-ı Kerim’i anlamak için” diye cevap veriyor.  Acaba niçin değerli âlimlerimizin yazdığı onlarca meal ve tefsir, kitapçıların raflarında boynu bükük bir şekilde okuyucusunu beklerken, böylesine zorlu bir işe kalkışıyorlar?

Bu âlimlere yeterince güvenmedikleri için mi? Bu işin ne kadar zor olduğunun farkında olmadıkları için mi? Yoksa işlerine gelmeyen bir ayeti kendi kafalarına göre yorumlayıp hüküm çıkarmak için mi?

Muhtemelen halisane bir niyetle bu işin sadece yabancı dil meselesi olduğunu zannettikleri için. Bir İngilizce kursuna 1 yıl veya 2 yıl giden bir kişinin, New York Times gazetesinde her gördüğü kelimeyi anlaması, bir paragrafın tamamını mükemmel olarak çözmesi, televizyondaki İngilizce dizinin tamamını anlaması nasıl mümkün değilse, Arapçayı genel bir dil kursunda bir iki senelik eğitimle öğrenen kişinin de Kur’an’ı tamamen anlaması mümkün değildir. Ancak bu işe yönelik özel meal veya tefsir dersi alması durumu istisnadır. Çünkü Kur’an’ı sadece Arapça bilgisiyle anlamaya çalışmak insanı hataya düşürür. Öncelikle sûrenin iniş sebebi bilinmelidir. Kur’an’ın kendine has ifade tarzı vardır. Kimi harfi cerler, başka harfi cer yerine kullanılmaktadır. Ayetlerde hazfedilmiş fiiller vardır. Bu konunun alimleri, tefsir yapacak kişinin lugat ilmi, sarf, nahiv, kıraat, iştikak, mana, beyan, bedii, akaid, fıkıh, hadis gibi 15 ilim dalını iyi bilmesi gerektiğini söylemişlerdir. 

Ayrıca “Kim, Kur’an’ın hükümleri ve anlamı hakkında bilgisiz olarak konuşursa, Cehennemdeki yerine hazırlansın.” (Tirmizi, Tefsir-i Kur’an 1) hadis-i şerif’i de bizi bu konuda uyarmaktadır.

حدثنا محمود بن غيلان حدثنا بشر بن السري حدثنا سفيان عن عبد الأعلى عن سعيد بن جبير عن ابن عباس رضي الله عنهما قال قال رسول الله صلى الله عليه وسلم من قال في القرآن بغير علم فليتبوأ مقعده من النار قال أبو عيسى هذا حديث حسن صحيح

Bu yüzden Arapça öğrenmek isteyen kişiler bu konuda uyarılmalı, öğrendikleri Arapçayı güvenilir bir mealle desteklemeleri gerektiği kendilerine söylenmelidir. Daha da tercih edileni, tefsir okumak olmalıdır. Yarım yamalak Arapça bilgimizle ayetleri kendi kafamıza göre yorumlamaya kalkışmamalıyız.

Arapça öğrenirken ve öğretirken edindiğim tecrübeleri sizlerle paylaşmaya çalıştım. Faydalı olacağını umarım.

 

 

 

Enise Sema Gonca


Editörün Notu: Enise Sema Gonca tarafından tavsiye edilen eğitim seti şu anda yüklenmektedir. Verilen linkten çok yakında temine edebileceksiniz.

İlgili Makaleler